sadece sana, benim uyuduğumu sanıp yüzümü okşamaya başladığın, beni hafifçe öptüğün, suratımı izlediğin, gözlerinin dolup ağladığın her saniye, dünyadaki en kıymetli saniyeler benim için, keşke zamanı orada durdurabilsem.
İnsanı delik deşik eden sessizlikler var, geceyi bölen çığlıklardan daha beter. Ve sen o sessizlikte ne demek istediğimi anladın. Çünkü sen de çocukken bir kuş olmak istemiştin. Yakınmadan, ortalığı ayağa kaldırmadan acı çekmeyi öğrenmek hayli zamanını almıştı. Beni anladığında o kadar şefkatle baktın ki, sanki gözlerinle saçlarımı okşadın, gözlerinle ellerimi tuttun ve aynı gözlerle kahvaltına devam edebilirsin dedin.
Mt. Rainier