I looked
at her
like she
was the only
thing on earth
because in
that moment
she was
rüyalara inan. rüyalara inan; çünkü bilinçdışına yerleştirdiğin kaleye bir tek bu yolla ulaşırsın. bastırdığın, yıktığın, söktüğün, söktüğünü sandığın, sıyrıldığın, biriktirdiğin, sakladığın ve sakındığın, böylesi zıtlıkla iç içe geçirdiğin, üst üste yığdığın her şeyi o kalede bulursun.*
şimdi 20 yaşında 100 yıllık bir hayat hikayesiyle karşında duruyorum ama hala kucağını açsan dizine yatar saçımı örmeni isterim, keşke açsan.
Allah biliyor ya, boğazımı kessen yine de ölene kadar senin gözlerinin içine bakarım.bana da yazıklar olsun.
blessed with beauty and brains
evimdeyim, mutfakta. aspiratörün o loş, sarı ışığını açıp oturdum yine. biliyor musun ben o mutfaktaki aspiratör ışığını çok seviyorum anne bana çocukluğumu anımsatıyor hatta o sarı aspiratör ışığının kokusu bile var benim için hamsi tava kokuyor mesela, kızartma kokuyor, anason kokuyor, buram buram rakı kokuyor, müzeyyen senar kokuyor, babaanne evi, babaanne mutfağı kokuyor hepsini o kadar iyi anımsıyorum ki anne, daha dün yaşamış gibi, kokusunu bile alıyorum hala, burnumda tütüyor anne, burnumda tütüyor
ne kendimle anlaşabiliyorum ne bir başkasıyla. bildiğim sevdiğim ne varsa geride bırakıyorum. elimde bir makasla koşuyor ve tüm bağları kesiyorum. istersen özgürlük de buna, istersen ayrıcalık, yalnızlık bu tamamen. geçmişimden bugüne hiçbir şey getirmedim. hiçbir yüz tanıdık değil, hiçbir yere daha önce gelmedim. hep bilmediğim kelimeler var önümde ve harflerim eski, yazacak yeni bir hikayem yok.
Gelme yanıma sen başkasın ben başka.
demleniyorum