Yazdığım en güzel şiirdin. Gözlerin ise en büyük ilham kaynağım..
Böyle olmamalıydı hissini, ne bekliyordun ki diyerek yeniyorsun.
Ellerim ellerinde, gün batarken söylediğim en güzel şarkısın.
Şu hayatta beni anlayan tek bir kişi bile yok.
En mutlu anımda bile gözlerim nedensizce birkaç dakikalığına boşluğa dalıyor. Bir şeyler eksik ve düzeltemiyorum.
Olmuyor, yapamıyorum. Kafam bile kabul etmiyor artık beni, dört duvarla bile küsüm. Sevilmek istemiştim halbuki, bir gece yarısı gülümseten birkaç söz ile. Ağlamamak için zor tutuyorum kendimi, ellerimi sıkıyorum, "neden sevilmedim?" diye soruyorum kendime. Niye yapıyorlar bana bunları? Ben herkese iyi gitmeye çalışırken, temiz düşünmek için uğraştıkça. Bir gün kirlenirsem ve herkesi kirletmeye başlarsam suçlusu ben değilim..
Bir akşamüstü yenilirim kendime hep.
Çocukluğuma bir özür borcu var hayatın.
Yorulduğumu hissettiğim anda gözlerinde dinlenmek. Yağmurlu ve kapalı bir havada içim daralırken aklıma gelişin ve günümün aydınlanışı. Ya da ne bileyim bir tebessümünü görmek için gece yarısı yollara düşmek, yolda hayallere dalmak. Sana yenilmek ve bu yenilgiyi kolayca kabul etmek, en güzel yenilgi olduğunu bilmek. Bir de avuç içlerinde hayatı bulmak, orada kalmak istemek. İşte belli olmuyor, bu sevginin günün hangi vakti insanı konuşturacağı.
Hani çok güçlü bir akıntıya karşı yüzmeye çalışırken birden vazgeçip kendini akıntıya bırakırsın ya, öyle bir şeydi işte.
Bende artık kimsenin ardı arkasını görecek hal yok. "Böyle davranıyor ama o öyle biri değildir." diyecek hal yok. Kötü bir zamandan geçiyor anlayışı hiç yok. Bende, sadece ne gördüysem ona göre davranmak var. Nasıl davranılıyorsa öyle davranmak.