Hani çok güçlü bir akıntıya karşı yüzmeye çalışırken birden vazgeçip kendini akıntıya bırakırsın ya, öyle bir şeydi işte.
Yaslanamadığım dağları yıktım, kendi ördüğüm duvarları yıktım, bütün suçu kendime yıktım, koyduğum kuralları yıktım. Yeni bir ben yarattım ve kimse oraya değemeyecek.
Daha çiçek açmam artık ben..
Dayanamadığım halde susmak ve gülümsemek zorunda olduğum şeyler var.
Bende artık kimsenin ardı arkasını görecek hal yok. "Böyle davranıyor ama o öyle biri değildir." diyecek hal yok. Kötü bir zamandan geçiyor anlayışı hiç yok. Bende, sadece ne gördüysem ona göre davranmak var. Nasıl davranılıyorsa öyle davranmak.
Şu an bir ağacın sırtında yan yana oturabilseydik ve sen kitabını okurken ben tutup arsızlığımla öpseydim boynundan.
Bu yıl bana, kilometrelerce koşmuşum, nefes nefese kalmışım ama bir arpa boyu yol alamamışım gibi hissettirdi.
Ömür denilen, esip esmediği belli belirsiz bir rüzgârın bizi bir yerlere savurmasını bekliyoruz. Arkamızda bıraktığımız yarınların da bugüne hiçbir tesiri olmadığını bile bile yarına fazla umut yüklüyoruz.
Bir şehrin uzak semtleri gibi gözlerin.