Ve bir Nazım Hikmet şiiri düğümleniyor boğazımda. “Piraye. Gel sana muhtacım",
diyor şair
‘sana muhtacım’.
Ve bir Özdemir Asaf şiiri yayılıyor geceye. “Günün en güzel saatleri bunlar, yanımda kal”, diyor şair.
'yanımda kal’.
Ve bir Atilla İlhan şiiri dağılıyor içimde.
“Ben sana mecburum”, diyor şair.
'sana mecburum’.
Gözlerimden akıyor, Cahit Sıtkı'nın dizeleri. “Öldük, ölümden bir şey umarak”, diyor şair. Şair öldü.
'ölümden bir şey umarak’
Kalbimi parçalıyor, Cemal Süreya'nın dizeleri. “Oysa ben senin gözlerinsiz edemem, bilirsin”, diyor şair.
'gözlerinsiz edemem’.
Yalnız hissediyorum. Boşluğa itiyor beni, Sabahattin Ali'nin satırları. “Başkalarının oldun mu ? Benimsin diyemediğim”, diyor şair.
'benimsin diyemediğim’...
Bir yerde okumuştum. " Sevdiğiniz insanın sadece yalnızken aklına geliyorsunuz çünkü siz sadece boşluk doldurmak içinsiniz." Diyordu. Cümleyi okuduktan sonra içimde birşeyler koptu.
Bazen insanların hayatındaki rolünüzün bittiğini, kabul etmeniz gerekir...
Onurlu bir vazgeçiş,
gurursuz kalıştan daha iyidir...
"Var gibiydi ama yoktu..
Orada gibiydi ama değildi..
Yakın gibiydi ama uzaktı..
Canım gibiydi ama yabancıydı..
Gitmez gibiydi, ama çoktan gitmişti.."
"Evet, bazen gerçekten hiç kimsemiz
yok gibi gelir…
Sanki dünya susar,
içimizde fırtınalar koparken
kimse fark etmez.
Ama bil ki bu duyguyu yaşayan
sadece sen değilsin.
Yalnızlık bazen bir yük, bazen de bir öğretmendir.
Kendine döner insan o anlarda…
Kendi sesini duyar, kendi gücünü bulur.
Ve belki de en büyük 'kimse'yi orada keşfeder:
Kendini."
Kırmaktan korkmadığınız o insanlar
çekip gittiğinde,
size kalan yalnızlık,
anlamaktan kaçtığınız her şeyi anlatacak.
Biraz nostaji iyidir gün başlasın...
Mutlu pazarlar Günaydın dünya 🌼🙃🌞