bildiğin gibi değilim, sildiğin gibiyim hâlâ
bir de sırtımı çiğneseniz çok iyi olurdu
biriniz gelip makyajımı çıkarabilir mi
mabel matiz ahu çalınca içim istemsiz kıpır kıpır oluyor
felaketler her şey yolunda giderken bir duraksa, mucizeler de bazı kayboluşların güzergâhındadır.
ben buna asik olmayı cok istiyorum ama hemcinsim😔
“+ hakkında senin bile unuttuğun şeyler hatırlıyorum. - ya da tam tersi. + evet, belki. - ben ölünce tüm o şeyler de benimle birlikte ölecek..."
ki bir zamanlar o kapının yedek anahtarı sendeydi.
bir evin bütün camlarını kırdıktan sonra kapısını çalamazsın.
“ona göre ben hala ölmeyi bile becerememiş utanmaz, aptal bir hayaletten, “yaşayan bir cesetten” başka bir şey değildim.”
saçlarımı ve kirpiklerimi çok seviyorum ya
çoğu erkek benim bir kavram olduğumu, onları bütünlediğimi, yaşadıklarını hissettireceğimi düşünür. oysa ben huzur arayan, kafası karışık bir kızım o kadar. kendi dertlerini bana yükleme.
ama yine de, çoğunlukla hayır. çoğunlukla boğuluyorsun. o da bunu anlamıştı. ve benim de anladığımı fark etmişti. ve babam. üçümüz de boğulduk ve birbirimizi nasıl kurtaracağımızı bilmiyorduk, ama hepimizin birlikte boğulduğumuza dair bir anlayış vardı.
bir şekilde birbirimizi anlıyorduk, annem, babam ve ben. hepimiz ne kadar berbat durumda olsak da birbirimizi anlıyorduk. annem, tüm hayatınız boyunca boğuluyormuş gibi hissetmenin nasıl bir şey olduğunu biliyordu, sadece bu anlar, bu çok nadir, kısa anlar hariç, aniden hatırladığınız... yüzebildiğiniz anlar.