Gün boyu gezdikten sonra şimdi bu saatte edebiyat sınavına çalışmak...
Anlatılmaz yaşanır diyorum başka bir sözüm yok.
Gece karanlıkta Ayı...
Gündüz Güneşi...
Sokaktaki sokak lambalarının ışıklarını...
Şehirdeki ışıkları...
Kimse görmezken, Şimdi biz yaksak içimizdeki ışıkları...Lambaları...
Bizi gören biri sizce olacak mıydı?
Gecenin yarısı muhafız kaldırdığı kılıcıyla küçük kızı tam öldürecekken bir anda durar.
Çünkü küçük kızın yüzündeki gördüğü yansıma ay ışığının berraklığıdır...
Çizdiğin bir resmi, Bir kağıda yazdığın cümleleri yırtıp atabilirsin...
Peki... Ama yaptığın hataları, yanlışları bu kadar kolay silip atabilir misin?
Bengeceninkaranlığı
Ve ruhumu arındır...
Ruhumu arındır..
Beni içimdeki bu öfkeden kurtar.
Ve beni bütün yap..
Beni bütün yap...
Aydınlığı dinle.
Karanlığın seni almasına izin verme..
Senin anıların senin kaderin değil..
Herkes gökyüzüne bakar... Geceyi görür...
Fakat bilmezler ki her gecenin hikayeleri farklıdır...
Gecenin aydınlığını bulmaya çalışmak, Karanlığında kalmaktan daha kötüdür bazen...
Bengeceninkaranlığı
Öyle birini arıyorum ki bu hayatta
Beni ben yapacak
Tekrar beni kendim olmamı sağlayacak
Güven duygusu aşılayacak...
Bir zamanlar umutla dolu olan o kalbimi yeşillendirecek
ve son olarak öfkemi dindirecek.
Kendime çok öfkeliyim her zaman öyleydim
Kendimi sevmem, sevemem.
Eğer böyle biri varsa gerçekten öyle çıksın karşıma.
İltifat sevmem...
İltifat ya da nazik söz bana boş gelir ve aniden olmasına alışık değilim...
Şimdi en kötü olan kısma geldik.
O da böyle birinin olmaması...