ozune donuyor insan, karsisindaki en buyuk meselesiyken bile. insan olmanin dayanilmaz bencilliği.
başlıyoruz.
“Dünyanın en kötü insanı olduğunu düşündüğün zamanlarda bile dizlerimde uyuyabilirsin.”
onu üzmemem gerek çünkü o beni seviyor. onu üzmemem gerek çünkü o beni düşünüyor. onu üzmemem gerek çünkü o bana değer veriyor.
onu delicesine severken, dertlerimle sıkmamam gerek. içimde yaşadıklarımı içime atmaya devam etmem gerek. onu yormamalıyım, bunu hak etmiyor. onu dinlemeliyim, onun derdine derman bulmalıyım. onu sarmalıyım, üzülmemesini sağlamalıyım.
beni her zaman çokça seven birisini içimde yaşadıklarımla üzmemeliyim. yansıtmamalıyım, anlatmaya çalışmamalıyım. yalnızca… yalnızca bu şekilde devam etmeli işte. ben görmezden gelmeliyim, görmezden gelinmeliyim. bazenleri cidden onu üzmekten başka bir şey yapmıyormuşum gibi hissediyorum. çabalamaya çalışırken, onu yıpratıyorum.
üzücü. üzücü çünkü kendim de yıpranıyorum. yıpratırken, yıprattığımdan daha çok yıpranıyorum.
yatağımda öylece uzanırken yoruluyorum, çünkü boğuluyorum.
önümdeki kağıtlara bakarken kalemi tutamıyorum çünkü kolumu kaldırmaya bile gücüm olmuyor.
ben yavaş yavaş pes ediyorum. neye pes ettiğimi bilmiyorum, neyi bıraktığımı bilmiyorum.
yalnızca bir sıkıntı var ve çözemiyorum. hiçbir zaman da çözemeyeceğimi biliyorum. gariptir ki, çözemeyeceğimi bile bile çabalıyorum.
elimden bir şey gelmiyor.
yalnızca özür dileyebiliyorum.
peki o zaman.
florebo quocumque ferar. -taşındığım her yerde çiçek açacağım.-
Allah biliyor ya, boğazımı kessen yine de ölene kadar senin gözlerinin içine bakarım.bana da yazıklar olsun.