"Sessizliği seçen zaten her şeyi söylemiştir "...
Dostoyevsky
"Gönül kırıklığının acısını dindirecek
bir yolculuk yapılmadı henüz..."
Ne diyordu şair; "Ne kadar uzağa gidersen git, kaçmak istediğin her şey içinde...".
Bazı hikayeler mutlu sonla bitmez.
Bazen çok sevmek kavuşmaya da yetmez.
Bazen ne yaparsan yap, içindeki ağrı hiç geçmez.
Hissettiğin gibi yaşa.
Bazen güneşli
Bazen bulutlu
Bazen ise rengarenk
Ama hep umutlu.!
Kalbinize iyi bakın..
“İnsan, düşleri öldüğü gün ölür.”
Bazen nefes alırsın ama gerçekten yaşamıyorsundur ya… İşte tam da onu anlatıyor bu söz. Hani bir şeyler hayal edersin, küçük ya da büyük fark etmez; belki bir yerlerde yaşamak, belki sevdiğin bir işi yapmak, belki sadece mutlu olmak istersin… O düşler seni ayakta tutar aslında. Sabah kalkmana, devam etmene sebep olur.
Ama bir gün gelir, umut etmeyi bırakırsın. “Olmaz zaten” dersin. Kalbinin içindeki o ışık birer birer söner. İşte o zaman gerçek ölüm başlar. Çünkü sadece yaşamak yetmez; içinde bir kıvılcım olmalı, bir heyecan, bir hayal…
O yüzden belki her şey elimizde değil ama düşlerimizi yaşatmak elimizde. Küçücük bile olsa, bir hayalin varsa hâlâ, yaşıyorsun demektir.
Bazen insanların hayatındaki rolünüzün bittiğini, kabul etmeniz gerekir...
Onurlu bir vazgeçiş,
gurursuz kalıştan daha iyidir...
Bir düzlüğü yürür gibi uyuyordu.
Hafif, sakin ve huzurla.
Uyanınca, kaldığı yerden o dik yokuşu
çıkmaya devam edecekti.
Her gün.