Sonra. . .

Sonra. . .

Alıştığın, sana iyi qelen herke§

qidecek zannediyorsun.

¥anılmıyorsun.

Gidiyor..⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀ ⠀⠀ ⠀

ßağlanmak insanın en qizli ölümü.

More Posts from Captive-heart and Others

1 month ago

Bazı insanlar

Tıpkı gökyüzündeki kuşlar gibi bazıları kısa bir süreliğine misafir olur bazıları ise daima aklımızda ve kalbimizde yer edinir.

~

Bazı Insanlar
1 month ago

Bir düzlüğü yürür gibi uyuyordu.

Hafif, sakin ve huzurla.

Uyanınca, kaldığı yerden o dik yokuşu

çıkmaya devam edecekti.

Her gün.


Tags
2 months ago

Hiç konuşulmamış bir vedada eşsiz bir acı vardır.

Ayrılmanın kendisi değil, takip eden sessizliktir- cevapsız kalan sorular, çözülmemiş anlar.

Belirsizlikle dolu bu vedalar, bizi olan ve olabilecekler arasında sıkışmış duyguların puslusu içinde bırakır.

İzahın yokluğu kendi acısı olur peşimizden gelen görünmez bir ağırlık.

Yine de bu rahatsızlığın içinde bir davet yatar - sadece yas tutmak için değil, aynı zamanda büyümek için de.

Hayat bize nadiren arzuladığımız kapanışı verir. İnsan kalbi kesinliği, tereddütsüz ilerlememizi sağlayacak temiz sonuçlar için özler.

Sebepler arıyoruz, berraklığın acıyı bir şekilde hafifleteceğini umuyoruz. Ama birisi açıklama yapmadan gittiğinde, anlatım uçları açık kalır ve zihin boşluğu doldurmak için yarışır.

Konuşmaları tekrar oynarız, anıları tekrar inceliyoruz ve durmadan kendimizi sorguluyoruz. Söylediğimiz bir şey mi yoksa söylemediğimiz bir şey mi? Önlenebilir miydi? Her şey daha farklı olabilir miydi?

Ancak gerçek şu ki, hayat her zaman o anda anlaşılmak için değildir. Her hikaye düzenli bir çözümle gelmez. Bazı bölümler aniden bitiyor, bizi belirsizlikle boğuşmaya zorluyor.

Ve bu, anlama ihtiyacımıza ihanet gibi hissettirse de, aynı zamanda derin bir ders barındırır: etrafımızdaki dünya çözümsüz hissetse bile, içimizde barışı geliştirme fırsatı.

Her elveda -konuşulan ya da konuşulmayan- bize öğretecek bir şeyler vardır. İzahı olmayanlar, en acısı da olsa en dönüştürücüdür. Bizi kontrolümüzün sınırlarıyla yüzleşmeye zorluyorlar. Bize sabrı, dayanıklılığı ve zor bırakmayı öğretiyorlar.

Sessizliklerinde, bize kendi kapanışımızı yaratmamız için meydan okuyorlar, aradığımız cevaplarda değil, içimizde keşfettiğimiz güçte şifa bulmak için.

Düşünürler ve filozoflar belirsizlik karşısında anlam bulma fikrini uzun zamandır keşfettiler.

Örneğin Stoics bize başkalarının hareketlerini kontrol edemediğimiz halde onlara tepkimizi kontrol edebileceğimizi hatırlatır. Marcus Aurelius, meditasyonlarında, dış dünyada aramak yerine kendini şimdiki zamana bağlamaktan, huzuru bulmaktan bahseder. Seneca da beklentilerin tehlikesini yansıtır, acılarımızın çoğunun başımıza gelenlerden değil, hayatın olması gerektiğine inandığımız yoldan kaynaklandığını hatırlatır.

Cevapsız vedalar bizi bu iç gözlem alanına zorla sokar. Kontrol yanılsamalarımızı söküp atıyorlar ve bize kapanmanın başkalarından isteyebileceğimiz bir şey olmadığını hatırlatıyorlar. Gerçek kapanış içeriden gelir. Birinin neden terk ettiğini ya da neyin yanlış gitmiş olabileceğini anlamak değil - bu cevaplara olan ihtiyacını serbest bırakmayı öğrenmektir. Geçmişin gölgelerine rağmen, şimdiki zamanda huzur bulmaktır mesele.

Bu süreç kolay değil. Rahatsızlıkla oturmamızı, çözüm tesellisi olmadan acılarımızla yüzleşmemizi gerektiriyor. Affedilmemizi ister -giden için değil, kendimiz için. Değerimizden şüphe duyduğumuz anlar için, değiştiremediklerimizi tekrar oynadığımız zamanlar için affetmek. Bizden şefkati içimize doğru uzatmamızı, değerimizin başkasının kalma ya da gitme seçiminin belirlemediğini kendimize hatırlatmamızı istiyor.

Zamanla anlıyoruz ki bazı hikayelerin yarım kalması gerekir. Dersleri yavaş yavaş gelişiyor, bize güç ve zarafet kapasitemizi öğretiyor. Söylenmemiş bir vedanın sessizliği, acı olduğu kadar da büyüme tuvaline dönüşür. Kapanma fikrimizi yeniden tanımlamaya meydan okuyor - dış bir çözüm olarak değil, iç bir kabul hali olarak.

Yeniden kendimize güvenmeyi öğrendik. Hayatın belirsizliklerinde yön bulma yeteneğimize inanmak. İlişkiler, güzel ve zenginleştirici olsa da, kimliğimizin veya gücümüzün tek kaynağı değildir. Cevaplanmamış bir veda bizi içimize bakmaya, bir zamanlar ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz açıklamalar olmadan bile olduğumuz gibi yeterli olduğumuzu keşfetmeye iter.

Çözülmemiş bir vedanın acısı bir gecede yok olmaz. Yavaş yavaş akıp gidiyor, bize yol boyunca sabır öğretiyor. Ama zamanla, kenarlarının yumuşadığını görüyoruz. Cevaplanmamış sorular aciliyetini yitirir ve sessizlik daha az yara ve daha çok bir alan haline gelir - anlam yaratmayı, direnç geliştirmeyi ve kendi yolculuğumuzu onurlandırmayı seçebileceğimiz bir alan.

Peki bu sessiz sonlardan ne çıkaracağız? Belki de en önemli ders şudur: Bizi kaybettiklerimiz değil, kaybettikten sonra nasıl yükseldiğimiz tanımlar. Cevapsız ilerleyebilme gücü, çözümsüz iyileşme cesareti - bunlar sessiz zaferler, dirençimizin derinliğinin kanıtı.

Kendine bir sor: Kapanış ihtiyacından vazgeçmek ne anlama geliyor? Belirsizlik içinde bile huzur bulma yeteneğine güvenmek neye benzer? Bu soruların cevapları kolay değil, ancak derinden özgürleştirici. Bize kendi şifamızın yazarları, kendi anlamımızın yaratıcısı olduğumuzu hatırlatıyorlar.

Evet bazı vedalar kelimelerin ötesinde acı olabiliyor. Ama aynı zamanda dönüştürücüdürler. Bırakmamız, büyümemiz ve sessizlikte güç bulmak için bize meydan okuyorlar. Ve bunu yaparak, kendi dayanıklılığımızın sessiz güzelliğini ortaya çıkarıyorlar - cevaplanmamış hiçbir sorunun ya da çözümlenmemiş elvedanın asla götüremeyeceği bir güzellik


Tags
1 month ago

Bak burası dünya..

Yarı yolda bırakan dostlar,

Vefasızlık edip giden sevgililer olacak..

Ama biz yolumuza devam edip şu cümleyi söyleyeceğiz;

“Yaratılmışları razı etmek için yaratılmadık..”


Tags
1 month ago

“İnsan, düşleri öldüğü gün ölür.”

Bazen nefes alırsın ama gerçekten yaşamıyorsundur ya… İşte tam da onu anlatıyor bu söz. Hani bir şeyler hayal edersin, küçük ya da büyük fark etmez; belki bir yerlerde yaşamak, belki sevdiğin bir işi yapmak, belki sadece mutlu olmak istersin… O düşler seni ayakta tutar aslında. Sabah kalkmana, devam etmene sebep olur.

Ama bir gün gelir, umut etmeyi bırakırsın. “Olmaz zaten” dersin. Kalbinin içindeki o ışık birer birer söner. İşte o zaman gerçek ölüm başlar. Çünkü sadece yaşamak yetmez; içinde bir kıvılcım olmalı, bir heyecan, bir hayal…

O yüzden belki her şey elimizde değil ama düşlerimizi yaşatmak elimizde. Küçücük bile olsa, bir hayalin varsa hâlâ, yaşıyorsun demektir.

“İnsan, Düşleri öldüğü Gün ölür.”

Tags
1 month ago

Kuytu bir yeri olmalı insanın, boğucu kalabalığın arasından kaçıp saklanabileceği, tüm sırlarını saklayabileceği, vicdanıyla baş başa kalarak kendi ile konuşabileceği...Derin bir yeri olmalı insanın! Kimsenin göremeyeceği.Öyle bir yer olmalı ki; çektiği tüm acılarını, gözyaşlarını ve hatta mutluluklarını gömebileceği ve hiç kimsenin bilmeyeceği bir yerden bahsediyorum.Bir yanına maviden çalma yeşillerini, diğer yanına zifiri karanlık nefretlerini saklayabilmeli...En güvenilir bir dost gibi kuytu bir yeri olmalı insanın;Paylaşabileceği, kendine bile açamadığı sırlarını ona açabileceği...Yanan yüreğine sağanak yağmurlarla yağan, üşüyorum dediğinden, karamsar gecelerine güneşi doğdurabilen, kuytu bir yeri olmalı insanın.Öyle bir yer olmalı ki;Sen gelmeden ‘'Hoş geldin''diyebileceği...Bir çocuğun annesi, yâda şairin kâğıt ve kalemi gibiKuytu bir yeri olmalı insanın,Gözyaşlarını silebileceği...

Kuytu Bir Yeri Olmalı Insanın, Boğucu Kalabalığın Arasından Kaçıp Saklanabileceği, Tüm Sırlarını

Tags
2 months ago

“Ben hiç bir acının geçtiğine inanmıyorum.

Sadece daha taze bir acı bulunca,

diğerini rafa kaldırıyoruz.

Hepsi bu..."

1 month ago

Bir süredir içimde gittikçe daha da belirginleşen bir duygu var; sanki trajik sınanmalar ve kırılan umutlar dönemindeyim..


Tags
1 month ago

Bana Dünyanın En Güzel Çiçeğini Göster Deseler Annemi Gösteririm...


Tags
1 month ago

Çok güzeldik biz aslında.

.Çok güldük,çok gülmek çok ağlamak getirir dediler.

Sustuk.. !

Canımız yandı bizim..Ağladık,ağlamak, ağlamak getirir dediler,sustuk.!

Sonra dönüp baktığımda, biz kaya gibi sertleşmiştik.. Ağlamıyorduk artık, bu yüzden güçlü, olduğumuza karar verdiler.!

Her büyük dalgaya,bir kayanın heybetli gövdesiyle, karşılık veriyorduk..

Onlar karar verdiler,bizim ne olacağımıza.

.Önce güçlü olmamız gerektiğini söylediler, sonra güçlü olduğumuzu..

Bilmiyorlardı belki, kayaların uzun yılların sonunda, bir gün un ufak oluverdiğini....


Tags
Loading...
End of content
No more pages to load
  • penaber
    penaber liked this · 2 months ago
  • captive-heart
    captive-heart reblogged this · 2 months ago

69 posts

Explore Tumblr Blog
Search Through Tumblr Tags