"gördün mü sarah lynn, lanetli değiliz. genel anlamda bakacak olursak hepimiz bir gün unutulacak küçük zerreleriz. geçmişte ne yaptığımız, nasıl hatırlanacağımız önemli değil. önemli olan tek şey şimdi, şu an... birlikte paylaştığımız bu tek muhteşem an. değil mi sarah lynn? sarah lynn?"
başım çatlıyor
"bana hiçbir şey anlatmıyorsun, joel. ben kapağı açık bir kitap gibiyim. sana her şeyi anlatıyorum. her utanç verici ayrıntıyı. bana güvenmiyorsun.'"
"sürekli konuşmak iletişim kurmak demek değildir."
"benim yaptığım bu değil. seni tanımak istiyorum. ben sürekli konuşmuyorum, tanrım! bir şeyler paylaşmak zorundasın değil mi? buna samimiyet denir. bana bunu söylettiğin için çok kızgınım."
"özür dilerim. benim hayatım hiç de ilginç değil."
bana göre sen benim olmalısın
bir şekilde birbirimizi anlıyorduk, annem, babam ve ben. hepimiz ne kadar berbat durumda olsak da birbirimizi anlıyorduk. annem, tüm hayatınız boyunca boğuluyormuş gibi hissetmenin nasıl bir şey olduğunu biliyordu, sadece bu anlar, bu çok nadir, kısa anlar hariç, aniden hatırladığınız... yüzebildiğiniz anlar.
aşk mühürü açtım overthink
bana disney prensesi gibi davranmayacaksan bosuna mesgul etme
aklıma saçma sapan şeyler geldi şu an, reis resmi gördü
sonunda hep canın yanar, beklediğin yer beklemediğin kadar.
nasılsa hep orada diye değeri bilinmeyen her şey, bir gün kaybolur