Kolumuzu ısırarak saatler yapardık küçükken, sanki zamanın canımızı acıtacağını anlarmış gibi...
Kendi ile barışık olmayan insanlara birkaç şey söylemek istiyorum. Sahip olduğunuz kilonuzun, burnunuzun, ağız yapınızın, boyunuzun, yüzünüzde bulunan lekelerin, sivilcelerin, benlerin gerçekten hiçbir önemi yok. Evet sizi bunlara göre yargılayacak birçok insan var ama bunun da hiçbir önemi yok. Unutmayın ki kusurlar insanı benzersiz yapar. Aynaya bakarken içinizi de görün ve içinizin güzelliği yüzünüzü aydınlatsın. Kimin ne düşündüğünü kafaya takabilecek kadar uzun bir hayatınız yok. Ve bu hayata sadece bir kere geliyorsunuz. Bu yüzden; kusana kadar yemek yiyin, sizin hakkınızda kötü düşünenlere - bu kişiler çok sevdiğiniz insanlar olsa bile- arka tarafınızla gülün ve kendinizi herkesten çok sevin çünkü sadece sen kendine sırtını çeviremezsin. :)
Hani saatlerce ağlarsın hıçkıra hıçkıra, sonra yorgun düşüp sessizce tavanı seyredersin ama hâlâ ıslaktır yanakların...
Burası bir akıl hastanesinin dördüncü katı,
Sana bu satırları buradan yazıyorum
Bu sana yazdığım kaçıncı mektup bilmiyorum
Sana benzeyen birini gördüğümde ağladığım için burdayım
Kimse anlamıyor beni,
Deli olduğumu düşünüyorlar,
Sana geleceğimi söylüyorum
Bağlıyorlar beni,
Kendimde değilmişim,
Öldüğünü kabul edecekmişim…
O ölmedi diyorum,
Ağlıyorum…
Öldü diyorlar,
Biliyorum gitmedin,
Bizi ayıracaklarını sanıyorlar
Ayıramazlar biliyorum
Mevsim kış,
Üşüyor musun?
Hava soğuk,
Kar vardır şimdi oralarda
Ellerin buz tutmuştur şimdi
Üşüyorsun biliyoum
Montumu vermeliyim sana,
Merak etme iyiyim ben
Sadece gelemediğim için affet beni
Dedim ya,
Bu sana yazdığım kaçıncı mektup bilmiyorum
Sen neden cevap yollamadın hala?
Yoksa göndermiyorlar mı mektuplarımı sana?
Yada;
Sen yazıyorsun da bana mı vermiyorlar?
Adresi daha iyi yazıyorum buraya,
Altınada özellikle tarif ediyorum,
Bulmaları kolay olsun diye seni,
Adres: Karşıyaka mezarlığı 2. kapıdaki caminin hemen iki üstünden sola dönünce
Her insanın özel anlayışı farklıdır. Mesela bazı kişiler için el ele tutuşmak özeldir, bazısı için öpmek, bazısı için ise sarılmak. Benim için her zaman sarılmak özeldi. Çünkü sarılmak bambaşka bir şey benim için. Bugün ilk defa sana sarıldığımı hayal ettim. Neden daha önce hayal etmediğimi bilmiyorum. Ama hayal ederken bi damla yaş aktı gözümden. O kadar içten sarıldım ki böyle sımsıkı, hiç bırakmıycakmışım gibi sarıldım. Sanki gerçekten sana sarılıyormuşum gibi hissettim. Sanki sana dokunabiliyormuşum gibi hissettim. Sanki saçlarının o yumuşaklığını hissettim. Sonra daha çok ağladım. Ben, ben sana dokunmak istiyorum, ben sana sarılmak istiyorum. Ben sana hiç dokunamasam da, hiç sarılamasam da, hiç seninle göz göze gelemesekte, ben seni özlüyorum. İnsan hiç dokunamadığını özler mi ? Hiç sarılamadığını ? Ama özlüyormuş. Bugün bunu öğrendim. Hem öyle bir özlüyormuş ki böyle içi içine sığmayacak kadar, kaçıp senin yanına gelmek isteyecek ama gelebilsem bile seni uzaktan izleyecek kadar. Ben, ben seni özlüyorum..
çünkü ben ne zaman bi' şey istesem bana verilen koca bi saçmalık~