Kalplerin Savaşı...
Sıcak bir kahvenin içine buz atılamaz...
Çünkü buz atılırsa soğumaz mı o kahve?
O zaman sizde bizim mutlu olduğumuz zamanları, Heyecanlı olduğumuz, Hep birlikte olduğumuz zamanlara karışmayın...
Bengeceninkaranlığı
Bıkmadık mı? Herkese hep bizi istediği gibi görmeye alıştırmaya, Kendimizden başka birini göstermekten, İyi olmadığımız halde iyiyim demekten...
Peki o zaman bunları neden yapıyoruz? Neden hem kendimizi, hem de karşımızdaki insana karşı aşılması zor duvarlar örüyoruz?
Hangisi daha ağırlıklı... Karşımızdaki kişinin bizi sevmemesinden korktuğumuz için mi? Yoksa O karşımızdaki kişinin bizi kıracağını, üzeceğini, satacağını, aldatacağını düşündüğümüz için mi?
İnsanlık hayatında bu dengedir... Her zaman daha iyi davranan, daha çok destekleyen, Daha çok emek veren, Daha çok çabalayan hep kaybeden olmadı mı bu savaşta... Bu yüzden bizde kendimizi tam olarak göstermemeye, hep şüpheyle yaşayan ve her zaman sıkıntıyla ve içimize sinmeyerek yaşayan yine biz olmayacak mıyız? Hiçbir zaman insanı dış davranışlarına göre yargılama...
Kim bilir... Belki onunda bir hikayesi vardır.
Bengeceninkaranlığı
Küçükken bir yerimiz yaralandığında annemizin yanına koşardık...
Şimdi ise acılarımız olunca kendimizin yara bandı yapıştırması ne kötü...
Bengeceninkaranlığı
Your silence... is your POWER !
Bazen... Dikenli yollardan geçmek, Karanlıkta kalmak, Çıkmaz sokağa girmek...
Dikensiz yollardan, Aydınlıkta kalmaktan ve çıkmaz sokak olmayan...
Yerlerden geçmekten daha iyidir.
BengeceninKaranlığı
Evet... bugün yine günlerden herhangi bir gün ve ben şuan oturmuş bitmiş kahvemle beraber ders çalışıyorum. Neden mi çalışıyorum? Aslında bu soruyu her zaman birisi sorsa cevap veremem. Çünkü verecek cevabı içimde bulamam.. Peki ya bu neden oluyor? Neden birisi size o soruyu sorduğunda verdiğiniz cevapta bile içinizde bir umutsuzluk ya da o şeyi gerçekten istiyor musunuz diye sorgularsınız?
1) Kendine güveniniz yoktur.
2) Çevre baskısı... Eğer çevrenizdekilerin düşündüklerini çok takan biriyseniz. Onların dedikleri sizi umutsuzluğa sürüklüyorsa ve sizin kendinize olan inancınızı yitirmenizi sağlıyorsa o yanınızdaki kişi sizin için hayallerinize giden yolda doğru araç değil demektir. O kişiden ya da kişilerden uzaklaşıp kendinizi bir odaya kapatın ve müzik açıp olmak istediğiniz yeri ve geleceğinizi hayal edin.
3) Kendini hep eksik hissetme duygusu... Yaptığımız yanlışlardan ders çıkaracağımıza eksiklerimizin fazla olduğundan korkup bunu yapamayacağımızı düşünmeye başlarsak istediğimiz hedefe hiçbir zaman ulaşamayız. Ve bize inanmayanları haklı çıkarmış oluruz sadece...Bunun olmasını kim ister? Kim hayatında her zaman başarısızlıklarını anlatan insanlarla beraber olmak ister ki onu kınayan bakışları görmek, dalga içeren cümleleri duymak... Kimse istemez.
Şuan bunları yazarken bile kendimden pay çıkararak yazdığımı bilmenizi isterim. Çünkü şuan yazdıklarım bir gün karşıma çıktığında diyeceğim ki sen başardın ama kendin için başardın... Kendin istedin ve yaptın başkası için değil. Bugünlere geldiysem ise bu benim başarım ve başkasının asla olmayacak!
Kimsenin kendinizin verdiği emeğe el uzatmasına izin vermeyin! Bu sadece seni ona çalışan bir köleden başka bir şey yapmaz...
Bu hayata bir kez geliyoruz ve şuan sahip olduklarınızın değerini bilin... Çünkü bir daha asla sahip olamayacaksınız. Kimse sizi ölünce umursamayacak. Hepimiz birer toprak altında kalıp unutulacağız. Ölünce hatırlanmak mı istiyorsun? O zaman, Şu sikik insanların dediğini takmayı bırak ve harekete geç!
İyi mi hatırlanmak istiyorsun? O zaman, kendi hayatından arkandakilere bir şeyler bırak ki bir daha seni unutamasınlar!
KARANLIK NOTALAR...
Ahmet Cemil gökyüzünün maviliklerini, gökyüzünün karanlığında çıkan çoban yıldızının beyaz gülüşünü bile bir ümit olarak görmüştü...
Mai ve Siyah
I think...
I know where I belong
But, This is a little weird.
Hayatınızda ne yaşarsanız yaşayın, sizi gerçek sevenler günün sonunda ‘’Seninleyim’’ diyebilenlerdir...
Peki siz hala bizimle misiniz?
Karantina💖