Ya sen ne anlatiyon be oglum gozunu seviym be abi bi sus be lavuk
Sana yalan söylüyorlar… Küçük yaşlardan itibaren kulaklarına fısıldanan masallar, sana kim olduğunu unutturmak için yazılmış. "Senin kaderin kanında yazılı," diyorlar. "Sen, atalarının mirasıyla büyük olacaksın," diyorlar. Fakat seni kendi kimliğinin ve varoluşunun hakikatinden koparmak için uydurulmuş bu zehirli masallara kanma! Çünkü muhtaç olduğun kudret, damarlarında akan kanda değil, doğduğun coğrafyada veya mensubu olduğun kavimde hiç değil!
Senin gücün, üzerine tozlar sinmiş, duvarına asılıp okunmayan Allah’ın kitabındadır! Senin yolunu aydınlatacak ışık, örnek almadığın, ama sözde sevdiğini söylediğin Peygamber’in (sav) yaşantısındadır! O, sana asaletin ve üstünlüğün soyda sopta değil, takvada olduğunu söylemedi mi? O, "Kavmiyetçilik ayaklarımın altındadır," demedi mi?
Ama bak sana ne yapıyorlar… Seni, kardeşine düşman etmeye çalışıyorlar. Türk’ü Kürt’e, Kürt’ü Arap’a, Arap’ı diğerine kırdırmak için masalar kuruyorlar, planlar yapıyorlar. Kanını ve soyunu kutsal göstererek, seni Allah’ın kitabından ve Rasulünün sünnetinden koparmak istiyorlar! Oysa sen, yeryüzüne adaletle hükmedesin, hak ve hakikat için mücadele edesin diye yaratıldın! Senin asaletin, alnını secdeye koyduğunda, mazluma kol kanat gerdiğinde, zulme karşı dimdik durduğunda ortaya çıkar.
Ey gençlik! Kalk ve silkelen! Sana dayatılan yalanları elinin tersiyle it! Mensubu olduğun milletle değil, bağlı olduğun hakikatle üstün ol! Allah’a sarıl, Rasulüne sarıl, hakikatin ve şerefin burada saklıdır! Şimdi uyanmazsan, yarın pişman olacaksın!
4o
Source: Ey Kürt, Türk ve Arap Gençliği!
dostlarımı çocuğum gibi görürüm ve onların ilişkilerinin iyiye gitmesi veya sadece iyi gitmesi beni mutlu ediyo. Aferin çocuklar, yaşamak sizindir. Anneniz sizinlen gurur duyuyo
Cv
bir vapur var güneşten erken, geceden keskin, sözden de uçarı, İstanbul ince bir şehirdir, aman ha iyi hesaplayın. sepet sepet çile götürüyorum evimden, taze her birini göğsümden yoluyorum. şuralara da biraz ev diksek diyorum, çile dolu, bahçesi pembe evler. 'baba' bir sözcük müdür, direk midir dağ mıdır, kar mı ah düşündükçe yağmurlar yağmayaydı ben bu dünyaya babam da bana yanlış yerinden kaynamayaydı.
-ey yerküre en çok da kınımdan çekerken kanattın beni-
yüzüm asılır. büyüdüm. bir çarkın arasına kaçıp onu durduracak kadar büyüdüm. yüzüm vesikalarda sırıtmaz ve tutuk bir tüfektir duvarlarda ve büyüdüm evin etinde karıncalanacak kadar.
iflas tabelaları arasında parıldayan bir çingeneyim. ağrılara komşuyum mucizelerse bana hep içeriden seslenir.
Sizin postları içerde yakıyorum