Ve sordular: Neresi daha karanlık bu alemin? - “ Sevginin olmadığı her yer.” demiş canım ninem.
Bı RB de benden
şuan bunu saatlerce boş boş izleyebilirlm
☂️💿
Bu gördüğünüz tesis, Rusların Proton Nükleer Füze Üretim Merkezi..
Her 4 füze bir uydu fırlatıcısına bağlanarak uzay boşluğuna gönderiliyor ve orada sabitleniyor…
Kuzey kutbundaki denemelerde her nükleer füzenin düştüğü bölgedeki 100 kilometrekarelik alana yaklaşık 3.000 derecelik bir ısı yaydığı görüldü…
Bu Nükleer Proton Füzelerinden sadece Rusya’da yok, Amerika, İngiltere, İsrail, Çin ve Japonya’nın da var; Hindistan ve Kuzey Kore’de göndermek üzere…
Örneğin İsrail’in S-10 Füzeleri koordinatlar verilip Türkiye’nin başkentine gönderildiğinde önce atmosfere girmesi bekleniyor, sonra arkasındaki itiş gücünü sağlayan ateşleyici aparat ayrılıyor ve elektrikli motoruyla hedefine gidiyor.
Bu sayede ısıya duyarlı havada imha eden anti-füze hava savunma sistemleri nükleer füzeyi görmüyor, yalıtkan alaşımlı dış kaplaması sayesinde ise radarda tespit edilemiyor…
Bu füzelerden 4 tanesi Türkiye’yi haritadan silmek için yeterli!..
Bakın sadece şu gördüğünüz alanda bile bu Nükleer Proton Füzelerinden 10 tane var…
Yeni dünya savaşı artık yüz sene öncesinde olduğu gibi topla, tankla, tüfekle ya da askerle olmayacak; Çanakkale’de olduğu gibi iman gücü de bir işe yaramayacak!..
Bakın, bir buçuk milyar nüfuslu islam ülkelerinin tam ortasında yer alan ve her gün müslüman katliamı yapan 4 milyonluk İsrail’e neden dokunamadığımızı anlıyor musunuz şimdi?!
Çünkü o küçücük İsrail, farklı kategorilerde tam 51 defa Nobel Bilim Ödülü almıştır; peki ya İslam ülkeleri?
Sıfır!
Hadi, dobra dobra konuşalım .
Şimdi, biz bu kafayla bu adamlara kafa tutabilir miyiz arkadaşlar?
Bilimde ilerlemezsek Yok oluruz… Tek çare bilim,bilim,bilim..
İki gündür yaşanan elektrik kesintilerini nasıl güzelleştirebiliriz? Elbette böyle! Bakın ne diyor İbrahim Paşalı ; Bir İstanbul sabahı. Vakit, kuşluk vakti, yani güneşten hemen sonra, yani insanların yüzlerinin uyku mahmurluğuyla en masum göründüğü vakit. Yer, Eyüp Sultan Camii. Sabah namazından sonra imam dua ediyor, kalabalık olan cemaat yüksek sesle"Amiiiiiin!“ diyor. Mahmur gözlerle seyrederken dünyayı, imamın bir cümlesi kulağımı tırmalıyor ; “Allah'ım ölenlere rahmet eyle, kalanlara uzun ömür ver!” Cemaat bu cümleye sesini iyice yükselterek, büyük bir coşkuyla amin diyerek karşılık veriyor. Bense reddediyorum bu duayı. Kuşların cikciklerine amin demeyi tercih ediyorum. - Cik cik. - Amin! - Cik cik cik. - Amin, amin, amin. Eyüp Sultan Camii gibi kutsal bir yerde bile insanlar, ölümden sonra hayat olmadığını söyleyenlerin isteğini yüksek sesle seslendirmeye başlamışlarsa, uzun yaşamak için dua ediyorlarsa, söyleyecek pek bir şey kalmamıştır aslında. Öyle ya gerçekten akıllı olan biri uzun yaşamak ister mi? Hangi peygamber, hangi âlim, hangi bilge uzun yaşamak için dua etmiştir, bunu istemiştir? Uzun yaşamak isteği, hayatı dünyadan ibaret görenlerin, ölmekten korkanların, kaybedenlerin maçı uzatma isteğinden başka bir şey değildir. Aklı başında olan bir insan uzun yaşayarak sevdiklerinin ölümüne şahit olmak, eşini, çocuklarını ve dostluklarını toprağa vermek, onların üstüne toprak atmak ve eve yalnız dönmek ister mi? Hal böyleyken bana yakışacak en güzel kelime, susmaktır. Zaten başka temiz elbisem de kalmadı. Bir tek o kaldı.. - Allah'ım, rekabet etmekten korkanlardan eyle, zarif erkeklerden ve kadınlardan eyle. Amin amin amin!
Gidip de yorulma çok uzaklara sen, ‘sen’i gel benim içimde ara.. Abdurrahim Karakoç
Ne muazzam bir his.. atamazsin ama
Hani şey olur ya böyle kalbinde bir umut filizlenir bu sefer tamam dersin sonra o filizi kökünden söküp atacak bir şey olur. Öyleyim işte :(
Elden ele yayalim
EPİFİZ VE RUH MOLEKÜLÜ (DMT) 🌼💝💠💝💠💝🌼 (GÜZEL VE İLGİNÇ BİR YAZI) Arkadaşlar, bizim için gerçekten hayati öneme sahip bir bez hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Epifiz bezi, beynimizin iki lobunun tam ortasında bulunan ve bezelye büyüklüğünde bir bezdir. Bu bez 3 farklı hormon salgılar; - Melatonin - Serotonin - Dmt ( Ruh Molekülü) Üçüncü göz de denen Epifiz bezinin, ruhla bedeni birleştiren ve bağlantısını yapan nokta olduğu bilinmektedir. Bu bez tamamen aktive olduğunda Yaratıcı bilince, koşulsuz sevgi ve birlik haline tam anlamıyla baglanabiliriz. Astral seyahat ile evren ve boyut değiştirmeden tutun da zaman yolculuğuna kadar şu anki bilgimizle bize imkansız gelen birçok paranormal olayı yapma imkanımız mevcut.
Peygamberler ve kadim öğretmenler bu bezin önemini çok iyi bildiklerinden özel bir önem vermişlerdir. Hz. İsa'nin “ Gerçek ışığı görebilmek için karanlıkta oturmalısınız” sözü ve Kur-an'in ve Hz.Muhammed’ in özellikle gece namazlarına verdikleri önemin sebebi, epifiz bezinin salgıladığı en önemli hormon olan Dmt'nin Karanlıkta daha yoğun salgilaniyor olmasıdır. Gece ibadetleri bu yüzden çok önemlidir. Ayrıca vücut aç kaldığında ve hamilelik döneminde de bu hormonun (Dmt) yoğun olarak salgılandığı gözlenmiştir. Oruç tutmanın neden önemli olduğunu ve annelik içgüdüsünün neden bu kadar güçlü olduğunu siz takdir edersiniz artik. Deniz seviyesinden yukarılarda da epifiz aktif hale gelmektedir ve asırlar boyunca bütün mabet ve manastırların yüksek yerlere yapılmasının sebebi budur.
Şimdi gelelim işin can alıcı noktasına. Yüzyıllardır dünyayı yöneten güçler bu bezin önemini çok iyi bildiklerinden, bu bilgiyi insanlara unutturmak ve bu bezin çalışmasını engellemek için herşeyi yapmaktadırlar. Bezin en büyük düşmanı hepinizin evlerindeki diş macunlarının içinde bulunan sodyum florürdur. Florür, epifiz bezinin kireçlenmesine ve işlevini tamamen yitirmesine yol açar. Normalde kulak memesi yumuşaklığında olan bez , florür yüzünden kemik gibi olur ve körelir. Sodyum florür , diş macunlarinin dışında içme ve kullanma sularında ayrıca bir çok gıda maddesinde de bulunur. İnsanların Yaradan ile bağlantısını kesmek için nasıl planlı bir çalışma yaptıklarını görüyor musunuz?????
Epifiz bezini kullanamayan insan, herşeye boyun eğen, itiraz etmeyen biri haline gelerek, sistemin ve şer güçlerinin kölesi oluverir. Öyle ki İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi ve Sovyet bilimadamlari, kamptaki esirlerin su ve yemeklerine florür koyarak günden güne nasıl da itaatkâr olduklarını ve kaçmayı ya da isyan etmeyi bile düşünmeyen bireylere dönüştüklerini hayretler içinde not etmişlerdir.
Sizlere nacizane tavsiyem önce florürlü dismacunlarinizi çöpe atarak başlayın.Daha sonra namaz ya da gece yapılan zikir, dua, tefekkür ile epifiz bezini açmaya çalışarak İlâhi akışın nasıl büyük bir haz olduğunun tadına varın. Aksi halde bizleri ve çocuklarımızı köle olarak kullanmaya devam edecekler haberiniz olsun. SEVGİLER ALINTI 💝🐝🌼🐝🌼🐝🌼💝
Merhaba
Merhaba ✋
Az Buçuk Elektrikten Anlayan Elektrik Mühendisi /// Çokça Eski kafalı /// Bu çağın en çok kaybedeni //
113 posts