Bir şiirinde Cahit Zarifoğlu özlemeyi şöyle ifade etmiş ;
Özlemek ne derin bir duygudur…
Özlemek ne uzun mesafe…
Cemâl Süreya demiş ki ;
Uzaktan sevmediyseniz birini,
Hiç sevdim demeyin…
Ekliyor Oğuz Atay ;
Aklımdan çıkmıyor aklım çıkıyor,,
”O” çıkmıyor…
Ve ,,
Son noktayı Nazım Hikmet koyuyor…
Sesini duysam ,sesine sarılacağım…
Öyle Özledim… ÖYLE İŞTE…
Kemal Tahir, ilk öykülerini 1941’de hapisteyken yayımladı, daha sonra romana geçti. Dört öyküsünü topladığı Göl İnsanları adlı kitabını okuyan Nâzım Hikmet, “Göl İnsanları, Türk Edebiyatı’nın en güzel dört hikayesi olarak kalacaktır.” demiştir.
“Uyuyor işte… Su, neden uyumazmış. Bizde “Su uyur, düşman uyumaz.” derler. Deniz homur homur homurdanırken, bilmez misin, bunun kılı kıpırdamaz. Sana bir şey söylesem inanır mısın Hamdi? Göl kısmı, suların aptalıdır. Hamdi küreklerin sapına doğru gülümsedi:
— Suyun akıllısı, aptalı olur mu, Ağazade ?
— Denize bakarsan göl aptal, şuna bak… Koca İstanbul’a su veren adam hali var mı şunda?
— Sahi, Ağazade. Bütün İstanbul evlerine suyu burası verir. Sen buralısın, bilirsin, suyu acaba azalır mı?” (Göl İnsanları)
Kemal Tahir, Piraye ve Nazım Hikmet – Çankırı Cezaevi