Bakışlarınla çarmıha germiştin bedenimi,
Sözlerinle avuçlarıma çaktığın çivi.
Oysa ben seni severken günahsızdım İsa gibi!
Her şeyi anladım da ihtimal misin,
imtihan mısın bir türlü anlayamadım.
Sayın Hakim, bu, kalbimin ve zihnimin derinliklerinden gelen bir feryat. Ben, hayata, insanlığa, geleceğe dair beslediğim inancı kaybettim. Artık hiçbir şeye eskisi gibi bakamıyorum. Umudum tükendi.
Her şey anlamsız geliyor. Motivasyonum kalmadı. İlişkilerimde zorlanıyorum. Geleceğe dair hiçbir beklentim yok. Eskiden beni heyecanlandıran şeyler artık hiçbir anlam ifade etmiyor. Sanki içimde bir boşluk var. Şikayetçiyim hakim bey umutlarımı yıkan çocukluğumu çalan herkesten şikayetçiyim
Canına kıyma, can ver. Ölmekse niyetin, yoksul bir çocuğun gülüşü uğruna canını feda et, onurunla öl.
Çoğunluğun uğultusunda kaybolmaktansa, yalnızlığın yankısı olmayı tercih ederim.
Hayat, ne bir kadehte tükenen şarap, ne de sonsuz bir geceye düşen kara bir gölge... Bazen dudağımızda yarım kalmış bir şiir, bazen de 'Ah o gemi gelseydi' diyen bir yürek. Her 'belki' bir 'hiç'e açılan kapı, her 'sevda' biraz 'ölüm' kokan bir gül.
Benim adım gri; iki dünyanın eşiğinde, ne tam bir rüya ne de eksiksiz bir gerçek. Ne karanlık gece gibi ne de aydınlık gün gibi—her anım bir çelişki. ⚫⚪✨
Hayatta yaşadığım ve yaşayacağım bütün hüzünler ve acılar, bir plan dahilinde kendi bilgim ve isteğimle gerçekleşmekte.
Sevgim arttıkça medeniyetim azalıyor, sevgilim.
Bakışların başka gözlere çarptığında,
cadı avcısı olurum orta çağda,
yakarım her şeyi bir anda.
Cehennemime gel ey sevgili, ateş ol, kor ol gel.
Bütün benliğinden arın da gel.
Çırılçıplak bedeninle, alev alev dudaklarınla gel.
Şehvetin ateşiyle yakarak gel, ey benim günahım.
Çocuktum, çok masallara inandım.
Büyüdüm, büyüdükçe çoğaldı yaralarım.
Çok kez durmadan aktı kanım.
Şimdi sen varsın, cehennemime hoş geldin.
İçtiğim şarabın sarhoşluğu geçmedi.
Dudaklarımla zehirlerim tenini,
sen de durma, uyuştur bedenimi.
Birbirimize sığınalım.
Tanrı bile istemezken bizi,
biz isteyelim birbirimizi.
Sen, ey Zümrüdü Anka, gizemli kuş,
Kaç kez gördüm küllerinden doğuşunu?
Her yanışın, yeni bir umut oluş,
Gözlerimle izledim o muhteşem dönüşünü.
Dağların ardında, sırlarla bezeli yollarda,
Gökkuşağı kanatlarında süzülüşünü hayal ettim.
Her rengi bir umut, her parıltısı bir sevda,
O ihtişamlı anı bekledim, sabırla seyrettim.
Şimdi de buradayım, aynı yerde, aynı düşle,
Tekrar kanatlarını açtığında göreceğim günü.
O görkemli yükselişinle, yeniden yeşerir içim,
Zümrüdü Anka, bekliyorum seni.