Sus, ağlama artık yüreğim.
Gözyaşı döktükde ne geçti elimize.
Alışık değiliz ama alışmalıyız yüreğim.
Hadi toplan gidiyoruz, kalamayız daha fazla.
Kaldıramayız bunca ağrıyı,
Toparlan yüreğim, içindeki ceseti çıkar at.
Ağırlık yapmasın bize, yolumuz uzundur artık.
Vakit sona yaklaşıyor, güneş batmak üzere.
Erken kalkan çok yol alır misali biz hiç uyumayalım bu gece.
Vakit gitme vakti'dir.
Toplan hadi toplan yüreğim yolculuk var ve yollar bize yar.
Kuşlar çoktan göç etti buralardan.
Gökyüzüm yaralı bir asker gibi kaldı.
Aşk dedim, boğazımda kaldı.
Hadi çabuk yüreğim.
Boşalsın üzerimde ki bilenmez acılar.
Ağırlığını taşıyamıyorum, çöküp kalıyorum.
Kavuştur özgürlüğüme beni.
Acının neresinden dönersem kırgınım ona..
Vakit gitme vakti...!
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır. Üşüyorum, kapama gözlerini...!!!
Ahmed arif
Tarifsiz bir sevdada kimliksiz bir sessizliktin
Haykırışlarla çağlarken yüreğim durgun limanımdın
Sen adını koyamadığım
Senin adın kavuşmak olsun
Seni beklemek ölümü beklemek gibi Ölüm...
gelir elbet Ya sen...!
Ahmed Arif...
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
Seni olmadığın zamanlarda da sevmiştim,
Olmadığın baharlarda da…
Ama hiç bu kadar telaşlanmamıştım.
Beklememişiz üstelik birbirimizi…
Birlikte ıslandığımız yağmurlarımız yok…
Ne kavgalarımızın adı bir olmuş,
Ne “dost” diye baktığımız yüzler…
Ayrı ayrı akmış göz yaşlarımız.
Ben, asırlardır okşamamışım yanağını,
Senin yüzün ağlamaktan yorulmuş…
Ama yine de
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
Bir, yüzün vardı görmediğim,
Bir, sesin…
Hiç duymadığım…
Kokunu çiçeklerle tanımlayamazdım.
Dokunmadım, bilemezdim
Ellerinin beyazlığını.
Hangi şarkının neresinde,
Hangi şiirin en sevdalı sözünde
Çıkacaktın, bilemezdim.
Dilimin ucundaydın hep,
İşte; şimdi düşüverdin!
HOŞ GELDİN
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
“Ağır ağır çıkılan bir merdiven” yok…
Eskittiğin yıllardan değil,
Sızlayınca yüreğin, anlıyorsun:
Yine gecikmişsin…
Sen, yeni yeni öğreniyorsun sevmeyi,
Bense çoktan düşürmüşüm aklıma ölümü.
Gönlün bedene baş kaldırdığı yerdeyim…
Ama yine de
HOŞ GELDİN,
ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ,
Hoş geldin!
Yaralayan da, yarayı dağlayan da, İyileştirip yaraya kabuk bağlayan da, YARADAN'dır.. İmtihandasın Ey İnsan; Sükut et, sabret, şükret !
"Kadınlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde ’yetim-öksüz’ kalan çok olur.
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler...
Çekmecenin dibinde artık kimsesizdir eski tarak.
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker ’sarıkız’.
Teki kalmış o eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
Balkon artık sessizdir.
Koridor kimsesiz.
(.......)
Bir kadın gittiğinde...
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...
Bir anne gider...
Bir dost...
Bir arkadaş...
Bir sevgili...
Ne çok kişi yok olur aslında, bir kadın gittiğinde..."
“Rabbiniz yalnız kendisine kulluk etmenizi ve ana-babaya iyilik etmeyi (emir) buyurmuştur. Eğer onlardan biri veya her ikisi,senin yanında iken ihtiyarlayacak olursa, onlara karşı; «Öf!» bile demeyesin,onları azarlamayasın.İkisine de hep tatlı söz söyleyesin.”(el-İsrâ, 23)
Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-bu hususu birçok hadîs-i şeriflerinde müjde mahiyetinde şöyle dile getirmiştir:
“Ana-babasına itaat eden, ikram ve ihsanda bulunana ne mutlu! Allah-celle celâlühû-onun ömrünü artırsın.” (Heytemî, Mecmau’z-Zevâid, c. VIII, s. 137)
Mü’min, ana-babasına iyilik ve ihsanda bulunursa; Cenâb-ı Hak da o insana ihsan,ikram ve yardımda bulunur.
"Ana-babanın yüzüne sevgi ile bakmak ibadettir.” (Ebu Nuaym)
“Kim ana-babasının yüzüne şefkat ve merhametle bakarsa, Allah Teâlâ onun için makbul olan bir haccın sevabını yazar.” (Nehc’ul- Fesaha)
"Ne kötüdür insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması.
Ne kötüdür ona an kadar yakın,bir asır kadar uzak olması!"
"Ve bilir misin"
Ne acıdır insanın bildiğini anlatamaması...
"Ben"deyip susması,"Sen"deyip ağlamaklı kalması..
N.Hikmet RAN.
Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben sac mıyım
Ne var ise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da ben aç mıyım
Kimi molla kimi derviş
Allah bize neler vermiş
Kimi arı çiçek dermiş
Sen balsın da ben cec miyim
Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum
Tabiata Veysel aşık
Topraktan olduk kardaşık
Aynı yolcuyuz yoldaşık
Sen yolcusun ben bac mıyım
AŞIK VEYSEL
Elmas yontulmadan İnsan ise dini eğitim ve terbiye almadan mükemmelliğe ulaşamaz...!