Ama nafile, aramızdaki bütün yollar kapalı... Bütün dallar kesik... Yokluğun buz gibi soğuk... Üşüyorum... Yüreğim de donmuş sanki, gözlerim de... Ateşler içinde bedenim... Öyle bir üşüme ki, hiç bir şey ısıtmıyor artık. Bütün uzuvlarım uyuşmuş. Ezip geçiyor ruhumu acılar... Yoksun işte, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor şimdi. Kirpikleri kırılan bir zamanın teninde ağrılı şiirler topluyorum gecelere... Bilirim, sevmek ve özlemek bir ateşe dokunmaktır; yakmaktır yüreğini yangınlarda. Ama ben üşüyorum. Yokluğun buz gibi soğuk. Yakacak bir şeyimde yok… Ağlıyorum, buza dönüşüyor gözyaşlarım… Ağlıyorum, akıp gidiyor gözyaşlarım
"Dönüşünün canı cehenneme,
yaramda gidişin saklı." :(
Aşk
Kalemi konuşturanların değiL.
Yüreği.
TutuşturanlarıN harcıymış
Olduğumuz değil olmaya çalıştığımız kişiyi konuşuyoruz yol insanı terbiye eder...
Hissettim ki benim düşüncelerim de dayanıksız bir avuç kor gibidir, kül olmuştur.
Sana sarılmak istiyorum ilk defa sarılıyormuş gibi içimdeki o kelebeklerin uçuşunu hissederek hani daha kötü günlerden habersiz sonra hızlı atan kalbini hissetmek istiyorum, tüm dünyanın durduğu o an, bırakmak istemediğim o ana gitmek istiyorum her şeyin en başından başladığı o ana
Gözlerimi kapatabilseydim Rüyalar elimden tutup götürürdü ... aşk'inanmayan kalbimi sürüklediğin o yere... Ben sende buldum kendimi kaybolmuşluklarda belki sen hiç bilmeyeceksin bunları .
"Sen elveda derken unuttun,
ben altı ay yutkunamadım..."
İçindeki çığlıkları anlatamamak da zor.. Mesela bak Sylvia Plath'a; "Yazıyorum çünkü içimde hiç susturamadığım bir ses var.." dedi ama intihar etti. Ben de yazıyorum çünkü içimde hiç susturamadığım bir ses var, anla..☁️
"Yoğun bir siz tabakası gibi acılar kalbinin dört duvarını sararken bir umut ışığının el uzatmasını istersin ama etraf daha da karanlığa gömülür. İşte o an, sisin içinde tamamen kaybolursun..."